Skolyoz, omurganın sağa veya sola doğru eğrilmesiyle ortaya çıkan ve özellikle büyüme çağındaki çocuklarda sık görülen bir omurga problemidir. Eğrilik derecesi hafif olduğunda yalnızca düzenli takip önerilirken, ilerleme riski yüksek olduğunda farklı tedavi yöntemleri devreye girer. Bu yöntemlerin başında da korse kullanımı gelir. Ancak burada önemli nokta, korsenin her skolyoz hastasına aynı şekilde uygulanmadığıdır. Korse tedavisinin doğru ve etkili olabilmesi için, kişiye özel planlanması ve uzmanlar tarafından takip edilmesi gerekir.
Skolyoz tedavisinde korse kullanımı genellikle 20–40 derece arasındaki eğriliklerde gündeme gelir. Eğrilik 20 derecenin altındaysa çoğunlukla yalnızca egzersiz ve düzenli kontrol önerilir. Ancak eğrilik 20 derecenin üzerindeyse ve özellikle de çocuğun büyüme potansiyeli devam ediyorsa, eğriliğin ilerlemesini engellemek amacıyla korse önerilebilir.
Özellikle ergenlik döneminde, omurga çok hızlı bir şekilde uzar. Bu dönemde skolyozun ilerleme riski yüksektir. Korse de tam bu noktada devreye girer ve omurgayı destekleyerek eğriliğin daha fazla artmasını önlemeyi amaçlar. Yani korse, mevcut eğriliği tamamen düzeltmez; ama ilerlemesini büyük ölçüde kontrol altına alabilir.
Skolyoz korsesi kişiye özel bir tedavi aracıdır. Hazır üretilmiş, standart bir korseyle etkili sonuç almak mümkün değildir. Çünkü her bireyin omurgasındaki eğrilik farklıdır; eğriliğin yeri, derecesi ve yönü kişiden kişiye değişir. Bu nedenle 3 boyutlu ölçümler alınarak, kişinin eğriliğine özel bir korse tasarlanır.
Günümüzde en çok kullanılan yöntemlerden biri, CAD-CAM teknolojisi ile kişiye özel korse üretimidir. Bu sayede korsenin vücuda uyumu daha yüksek olur ve hasta korsesini günlük yaşamında daha rahat kullanabilir. Korse kullanımı, yalnızca “tak-çıkar” mantığıyla değil, detaylı planlamayla uygulanmalıdır.
Skolyoz tedavisinde korse tek başına yeterli değildir. En iyi sonuç için hasta mutlaka doktor, fizyoterapist ve ortotist iş birliğiyle takip edilmelidir.
Bu multidisipliner yaklaşım sayesinde hasta yalnızca korselenmekle kalmaz, aynı zamanda hareket kabiliyeti korunur ve yaşam kalitesi artar.
Korse tedavisi sabır ve disiplin gerektirir. Günlük olarak genellikle 16–23 saat arası takılması önerilir. Bu süreler kişiye göre değişebilir; ancak korsenin etkili olabilmesi için düzenli kullanılmalıdır. Ayrıca:
Korse kullanımında en sık karşılaşılan sorunlardan biri, hastanın uyum göstermemesi veya korsenin günlük hayatta rahatsızlık vermesidir. Bu noktada, korsenin kişiye özel tasarlanmış olması ve aile ile uzmanların hasta motivasyonunu desteklemesi çok önemlidir.
Korse omurgayı dışarıdan desteklerken, egzersizler vücudun kendi kaslarını güçlendirir. Schroth Terapi gibi skolyoza özel egzersiz programları, korse tedavisinin etkisini artırır. Özellikle nefes kontrolü, postür farkındalığı ve omurga düzeltici hareketler, hem korse ile birlikte hem de korsesiz dönemde skolyoz yönetimini kolaylaştırır.
Skolyozda korse kullanımı, doğru zamanda ve doğru şekilde uygulandığında eğriliğin ilerlemesini durdurabilen önemli bir tedavi yöntemidir. Ancak korsenin etkili olabilmesi için kişiye özel tasarlanması ve mutlaka doktor, fizyoterapist ve korse teknisyeni iş birliğiyle yürütülmesi gerekir.
Unutulmamalıdır ki skolyoz tedavisi tek bir yöntemden ibaret değildir; egzersiz, takip ve gerektiğinde cerrahi seçenekler de tedavi sürecinin bir parçası olabilir. Korse, bu yolculukta doğru şekilde kullanıldığında, özellikle büyüme çağındaki çocuk ve gençlerde eğriliğin ilerlemesini engelleyen güçlü bir araçtır.
Uzman fizyoterapist kadromuzla Manuel Terapi ve
Skolyoz Terapi’ de güvenilir çözümler sunuyoruz.
